Tuna'nın iki yakası: Buda ve Peşte

Şehri ikiye bölen Tuna Nehri ve iki yakayı birbirine bağlayan köprüler… Buda ve Peşte…Dağlık gibi görünse de şehrin pahalı ve sosyetik tarafı Buda... Peşte ise şehrin yaşayan tarafı. Biz gezi planımızı yaparken şehri ikiye bölsek de birbirinden güzel köprülerin cazibesine kapılıp kendimizi bir o yakada bir bu yakada bulduk. Buda ve Peşte’yi birbirine bağlayan köprülerin en güzeli Chain Bridge, yani Zincirli Köprüydü...
Gezimiz planlı bir gezi olmaktan çıkıp doğaçlama bir hal adıysa da pişman değiliz. Zaten Budapeşte’nin ruhuna da bu yakışırdı. Budapeşte adeta zıtlıklar ülkesi. Bir tarafıyla tarihi ve cool olsa da diğer tarafında tamamen gipsy ruhu hakim.
Uzun süre Avusturya Macaristan Devleti olarak bilinse de tarihi boyunca farklı devletler tarafından yönetilen Macaristan topraklarının bir bölümü Mohaç Meydan Savaşı ile Osmanlı himayesine katılmış. Osmanlıların 150 yıl süren egemenliği Karlofça Anlaşması ile son bulmuş. Türk Kahvesi, toz biber ve Avrupa’ya yabancı olan hamam kültürü Macarlara kalan Osmanlı mirası… Ancak ülkeye damgasını vuranlar Habsburglar… Şehrin mimarisi, tarihi binaları tamamen Habsburglar’ın izini taşıyor.
Şehrin tarihi dokusunu anlatmadan önce bir iki ipucu paylaşayım. Havaalanından otobüsle tren istasyonuna oradan da tren ile şehir merkezine inebilirsiniz. Budapeşte’nin her yerinde bilet satışı olan kiosklar var, buralardan ister nakit ister kredi kartıyla tek bilet veya toplu halde (onlu) bilet satın alabilirsiniz. Biz biletlerimizi toplu aldık ve çok rahat ettik. 
Booking.com’dan yaptırdığınız rezervasyonlarda kredi kartı geçerli görünse bile geçmeyebiliyor. Bankamatiklerin hiçbirinden para çekemiyorsunuz, çekmeye çalıştıysanız dönüşte kart ekstrelerinizi mutlaka kontrol edin. Çünkü biz çekemediğimiz halde hesabımızdan yüklü bir tutar çekilmiş görünüyordu,hemen bankaya itiraz ettik ve bu parayı ödemek zorunda kalmadık. İşte son uyarım: Siz siz olun bavulunuza sahip çıkın! Maazallah kaşla göz arasında yok olabiliyor. 

Normal şartlarda, bunca talihsizlik üzerine hemen geri dönmek ister insan. Biraz sinirlerim bozulmuş hatta biraz ağlamış da olabilirim. Ama bu durumu iki bira alıp Margit Köprüsünün ayaklarından gün batımını izleyerek kutlamayı tercih ettik. Ertesi sabah güzel bir güne uyanacaktık çünkü…

Şehrin ünlü Gellert Tepesi’ne çıkmak için Yeşil Köprü’den Buda tarafına geçmeniz gerek. Tepeye çıkmak için Hop on hop off veya taksileri kullanabilirsiniz. Bizim gibi yürümeyi sevenler yaklaşık 15 dakika yürüyerek tepeye ulaşabilirler. Gellert Tepesi güzel manzarası ve özgürlük heykeli ile ünlü. Bu heykelin II. Dünya Savaşı’ndan sonra kısa süre yaşanan komünizmin hatırası olduğu söyleniyor.

Zincirli Köprü'nün trajik hikayesi

Budapeşte silüetinin en önemli ve en güzel köprülerinden biri olan Zincirli Köprü’nün oldukça trajik bir hikayesi var. 1820'de dondurucu hava nedeniyle babasının cenazesine katılamayan Macar aristokrat Tuna Nehri üzerine köprü yaptırmaya ant içmiş ve her yıl milyonlarca turistin ziyaret ettiği bu harika köprüyü yaptırmış. Köprüden geçmeden önce Peşte tarafından Kale'nin manzarası oldukça etkileyici…  Buda tarafına geçtikten sonra kaleye varış yürüyerek tam 7 dakika. 

Peşte tarafında Macaristan Parlamento Binası, Devlet Opera Evi, Aziz İstvan Bazilikası mutlaka görülmesi gereken yerler.
Macaristan’ın en ünlü mimarı Imre Steindl 19. yüzyıl sonlarında bu binayı tasarlamış. Beyaz peruklu siyasetçilerin (eski filmlerden hepimiz aşinayız bu peruklu siyasetçilere) ofislerinin de bulunduğu parlamento binası 29 merdiven, 10 avlu ve 691 odadan oluşan oldukça görkemli bir bina.
Opera sevenler için önceden organize olup bilet alarak eşsiz bir deneyim yaşamak mümkün. Ancak opera sevmiyorsanız bile Budapeşte’ye kadar gitmişken bu gösterişli opera binasını mutlaka gezin.  Mermer sütunlar, sarkan kristal avizeler ve freskler görülmeye değer. Gitmişken gaza gelip bir iki kare fotoğraf da çekilmeyi unutmayın.
Macaristan'ın en heybetli kilisesi sanırım Aziz İstvan Kilisesi. Yüksek kuleleriyle şehir merkezinin neredeyse her noktasından görülebilen kilisenin her daim kalabalık olduğunu söyleyebiliriz. Altın rengindeki kilise Macaristan'ın ilk hükümdarı I. İstván'ın mucizeler yarattığına inanılan mumyalanmış sağ eli ile ünlenmiş…

Margit Island

Budapeşte’ye tekrar gitme isteğimiz bu ada ve termal banyolardan kaynaklanıyor. Dinlence adası da deniyor Margit Adasına. Nehrin ortasında yemyeşil bir ada hayal edin. İçinde koşu ve bisiklet parkurları, açık hava tiyatroları, hayvanat bahçeleri ve yürüyüş yolları, piknik alanları ve klasik müzik dinleyebileceğiniz süs havuzları olsun.  Bir gününüzü adaya ayırıp doyasıya tadını çıkarmanızı şiddetle tavsiye ediyoruz. Beş Euro karşılığında yarım saatliğine bisiklet ya da pedallı arabalardan kiralayıp küçük bir keşif turu yapabilirsiniz. 

Gitmişken mezar ziyareti de yapayım derseniz Kerepsi mezarlığına uğrayın derim. Ünlü Macar politikacıları, bilim adamları ve sanatçılarının heykelleri ve anıtlarıyla dolu bir mezarlık burası... 

Budapeşte Hamamları tatilde bize en iyi gelen şeydi... Bizim hamamlardaki gibi kese köpük hayal etmeyin. Macaristan dünyanın beşinci termal su kaynaklarına sahip. Hamam kültürü Osmanlılardan kalmış ancak hamam binalarının bizdekinden çok daha görkemli olduğunu söylemek gerek. Gellert Hotel’in hamamı ve Szcheyni Bath en iddialı olanları… Budapeşte’ye ikinci gidişimiz olduğu için biz bir tam günümüzü de Szcheyni Banyoları’nda geçirdik.
1909’da inşa edilen komplekste içerde ve dışarda ısı dereceleri farklı bir sürü havuz ve sauna var. İçme suyu çeşmelerinden akan şifalı sulardan bol bol içebilir ve yağmur yağarken açık havada sıcak su banyosu yapabilirsiniz. Tam gün hamam keyfi için kişi başı 80 TL gibi bir rakam ödemiştik. Kredi kartı geçiyor ve içeride yemek yeyip bir şeyler içebileceğiniz kafeteryası da var.

Macarların en meşhur yemeği "Gulaş çorbası". Etli patates yemeğinin biraz daha sulusu gibi düşünebilirsiniz. Her yerde aynı lezzeti yakalayamasanız da nerede içerseniz için lezzetli. Buraya özgü gül şeklinde külah dondurmaları neredeyse tüm turistlerin elinde görebilirsiniz. Budapeşte’ye kadar gitmişken bir de çigan gecesi deneyimlememek hata olur. Macaristan, Avrupa şehirlerine kıyasla oldukça ucuz bir yer. Yeme içme ve konaklama için yüksek bütçeler ödemek zorunda değilsiniz.
İyi tatiller demeden önce son bir bilgi daha paylaşmak yerinde olur. Her yerde Euro geçse de Macar parası HUF kullanmanızı tavsiye diyoruz çünkü Euro yüksek kurdan hesaplanıyor.

Fotoğraflar: Bilent Aydoğdu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kiril Alfabesi’nin doğduğu yer, Ohrid!

“Gelecek bana ait” diyen bir mucidin hikayesi

Hastalıklarımızın sebebi düşünceler