Ihlamur kokulu Bitola

Makedonya’nın küçücük ama sevimli şehri Bitola, nam-ı diğer Manastıri… Haziran ayının son haftası gittiğimiz için ıhlamur kokularıyla hatırlayacağımız minyatür şehir…Minyatür diyorum, çünkü gerçekten çok küçük bir şehir ve gezmesi toplam iki veya üç saatinize mal olur. Özellikle Manastıri için yola çıkılmaz ama Üsküp veya Ohrid’e gidenler yarım gününü ayırabilir.



Üsküp’ten sonra ülkenin ikinci büyük şehri olarak geçse de siz böyle ihtişamlı laflara aldanmayın. Kime göre büyük, nereye göre büyük? İki bin Türk’ün yaşadığı Manastıri’nin nüfusu yaklaşık yüz bin civarında, gerisini tahmin etmek zor olmasa gerek.


Manastıri şehrin Arnavutça ismi, Makedonlar Bitola diyorlar. Aslında Bitola ismi Osmanlı himayesine girdikten sonra kullanılmaya başlamış.



Manastır Askeri İdadisi

Atatürk’e gönülden minnet duyan bir çift olarak biz Manastıri gezimize Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitim aldığı Manastır Askeri İdadisi’nden yani lisesinden başladık. Lise günümüzde müzeye çevrilmiş, çok cüzzi bir ücret karşılığında gezebiliyorsunuz. Müze deyince bizim ülkemizdeki veya Avrupa’daki gibi profesyonel müzeler gelmesin aklınıza. Küçük, samimi ve hatırlatıcı amaçlı birkaç parça eşyanın kullanıldığı geziye açık bina gibi algılayabilirsiniz. Müze’de Atatürk’e ayrılmış bir bölüm ile Bitola’nın tarihini anlatan ayrı bir bölüm bulunuyor. Atatürk’ün birkaç parça eşyası, büstü, üniforması ve karnesini görebilir hayatını anlatan videoyu izleyebilirsiniz. Türk ziyaretçiler fazla olduğu için videonun Türkçe seslendirmesi de mevcut. Bir de rivayete göre Atatürk’ün ilk aşkı Eleni Karinte’nin ona yazdığı el yazısı mektubu görüp okuyabilirsiniz. Müze çok kapsamlı olmasa da Atamızın yürüdüğü merdivenlerde yürümek, baktığı pencereden dışarı bakmak ve neler düşündüğünü hayal etmek bile duygulanmanıza yetiyor.


Şirok Sokak

Askeri lisenin hemen yanı başı çarşı. Çarşının olduğu cadde trafiğe kapalı ve yaklaşık 300 metre uzunluğunda... Cafeler ve restaurantların sağlı sollu dizili olduğu Şirok Sokak şehrin en ünlü sokağı. Sokağın sonunda yer alan saat kulesi, Büyük İskender’in babası II. Filip’in at üstündeki heykeli ve melek kanatlı erkek heykeli görülmeye değer.


Melek Kanatlı Erkek Heykeli

Melek kanatlı erkek heykeli, Hırvat ve Arnavutların savaşında kaybedilen gençlerin anısına yapılmış ve Bitola’nın yeniden doğuşunu simgelediği söyleniyor. 16. Yüzyılda yapılan saat kulesinin yüksekliği 30 metre, üzerindeki saat II. Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından değiştirilmiş. Sonrasında herhangi bir revizyon gördü mü bilmiyorum ama hala çalışıyor. Bu küçük meydanda saat kulesini, cami minaresini ve kilise kulesini aynı fotoğraf karesine sığdırmak mümkün. Bir zamanlar insanlar büyük bir dostluk ve kardeşlik içinde yaşıyormuş demeden geçemiyor insan…


Saat Kulesi


Manastıri’de hem günümüzde yapılan hem de Osmanlı’dan kalma birkaç tane camii bulunuyor. Bu camilerden biri de Mimar Sinan tarafından projelendirilmiş olan Haydar Kadı Camisi... Saat kulesinin oradan derenin diğer tarafına geçerek Bedesten’i ziyaret edebilirsiniz. Yaklaşık 500 yıl (1382-1912) Osmanlı himayesinde kalan Bitola’da bedesten de Osmanlılardan kalma. Çok bakımlı olmasa da günümüze kadar dayanan 85-86 kadar dükkan var. Hatta bazılarının açık olduğunu bile söyleyebiliriz.

Bitola’ya 3 km uzaklıkta bulunan Antik Roma Döneminden kalma Heraklea’yı ziyaret edebilirsiniz. Heraklea’nın en ünlü yanı mozaikleriymiş, ancak mozaiklerin büyük bir kısmının harap olduğu söyleniyor. Heraklia hakkında yorum yapamıyorum, çünkü biz önümüzde uzun bir rota olduğu olduğu için burayı es geçtik.

Askeri lisenin oradan Şirok Sokak yerine tam karşı sokağa girerseniz parka, açık ve kapalı spor alanlarına doğru gitmiş oluyorsunuz. Akşamüzeri çocukların çarpışan arabalara bindiği, emeklilerin yürüyüş yapıp serinlediği ve dondurma yediği cadde burası. Eğer Haziran’da gitmediyseniz burayı görmemek size pek bir şey kaybettirmez. Ama aylardan Haziran ise cadde boyunca sağlı sollu sıralanan ıhlamur ağaçlarının altında mutlaka kısa bir yürüyüş yapın ve mis gibi ıhlamur kokusunu içinize çekin. Benim gibi abartmayın ki sabaha kadar boğazınız kaşınmasın…


Manastıri’de konaklama için oldukça seçeneğiniz var, üstelik fiyatları da uygun. Makedonya genel anlamda ucuz olsa da Ohrid, Üsküp ve Manastıri arasında bir kıyaslama yaparsak en ucuz şehrin Manastıri olduğunu söyleyebiliriz.


Manastıri ya da Bitola’da gezebileceğiniz turistik yerleri elimden geldiğince anlattım. Ama siz yine de arka sokaklara dalıp kendi keşiflerinizi yapmayı ihmal etmeyin, turist olmanın keyfini çıkarın.

Gidecek olanlara şimdiden bol keyifli geziler…

Aslı Aydoğdu
Fotoğraflar: Bilent Aydoğdu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kiril Alfabesi’nin doğduğu yer, Ohrid!

“Gelecek bana ait” diyen bir mucidin hikayesi

Hastalıklarımızın sebebi düşünceler