Anahtar sizde...
Her şeyin en büyüğü, en güzeli, en pahalısı, en janjanlısı, en
havalısı derken aradığımız şeyin ne olduğunu unutuyoruz desem yerinde olmaz mı?
Çok yakınımızda duran cevapları uzaklarda aramak, elimizin
altında duran potansiyeli keşfedememek, bizi mutlu edecek küçük detayları
görememek çağın hastalığı değil mi?
Bırakalım sağımızı solumuzu da kendimize dönelim biraz. Mesela
bu geçtiğimiz hafta kaç küçük detayı görmezden geldik? Kaç küçük mutluluk
fırsatını kaçırdık? Hala da direniyoruzdur görmemek için.
Nedense bu fırsatlar
hep başkalarına çıkar, biz şans konusunda nasibimizi almamışızdır. Aslında
fırsatlar kimsenin karşısına kendiliğinden çıkmaz, mutluluk durduk yere gelip
birilerini arayıp bulmaz. Sahip olduğumuz ve hatta olmadığımız her şey bizim
için birer fırsattır, yeter ki biz değerlendirmeyi, dönüştürmeyi bilelim.
Elimizdekilerle yetinmeyi bilmek mutluluğun kapılarını
aralayacaktır eminim. Bu demek değil ki gözünüz yükseklerde olmasın… Hedefinizi
her zaman büyük tutun, gönlünüzden geçeni isteyin, ama gönlünüzden ne
geçiyor önce onu bulun.
Kapıyı açmadan içeride gezemezsiniz. Kapıyı açacak olan anahtar
sizde. İşte sahip olduğumuz bu küçük mutluluklar bize kapıyı açacak olan
anahtarın ta kendisi. Mutluluğu bilmek, yaşamak lazım, yaşadıkça tadına varıp
çoğaltmak mümkün. Küçük bir saksıya çiçek ekip onun büyüdüğünü, çiçek açtığını
görmek, bundan haz duymak size koskocaman bir bahçenin hayalini kurdurur. Saksıda
açan çiçeği görmeden çiçek bahçesini hayal edemezsiniz.
Aslı Aydoğdu
Yorumlar
Yorum Gönder